Türkiye’nin Akdeniz kumsalları, nesli tehlike altındaki türler arasındaki caretta caretta ve yeşil deniz kaplumbağasının en büyük yuvalama alanlarına ev sahipliği yapıyor.
Caretta carettalar ve yeşil deniz kaplumbağaları, Türkiye’de yaklaşık 30 yıldır ‘Akdeniz’in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgesi’nin Korunması Sözleşmesi’ kapsamında koruma altında.
Toplam 25 yuvalama kumsalının bulunduğu Türkiye’de, 9 yuvalama kumsalıyla Antalya ilk sırada yer alıyor.
Yavru sayısındaki yanlış algı
Yavru sayıları, nesli tehlike altındaki bu türlerle ilgili toplumda yanlış bir algıya da yol açabiliyor.
Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD), bu yılki raporunda, yavru çıkışı ve denize ulaşımlarından sonra deniz kaplumbağalarının ölümüne neden olan tüm maddeleri sıraladı.
Raporda, 1000 yumurtadan sadece 2 veya 3’ünün erişkin birey olabildiği, yüzbinlerle ifade edildiği gibi bu deniz kaplumbağalarının soyunun artmadığı vurgulandı.
Yavruların karadaki ölüm nedenleri
EKAD Başkanı Dr. Ali Fuat Canbolat, bir yuvada ortalama 80 yumurta bulunduğuna dikkat çekerek, yumurta aşamasından denize ulaşıncaya kadarki kara sürecinde, yüzde 48’e yakın kayıp oluştuğunu söyledi.
Dr. Canbolat, kayıp nedenlerini şöyle sıraladı:
“Birincisi yuvada döllenmemiş yumurta kayıpları. İkincisi deniz suyu altında kalan yuvalar. Üçüncüsü tilki, köpek gibi hayvanlar tarafından yuvadaki tahribat. Dördüncüsü bazı yavrular yuvada sıkışıp kalıyor. Beşincisi yuvadan çıkıp denize gitmeye çalışırken kuşlar ve yengeçler tarafından avlanıyorlar. Altıncısı, Belek’te de ciddi bir sorun olan karadaki ışıklandırmalar, deniz sanarak karadaki ışıklara yöneliyorlar ve ölen çok yavru oluyor. Bir diğer neden de kumsallara traktör veya araçlarıyla girenler yuvaları eziyor. Bu yıl da yaşadığımız, otellere ait yürüme bantlarının altında kalan yuvalar gibi insan faktörleri.”
“Yüzde 50’si denizde yok oluyor”
Bu yıl Belek kumsalı ile birlikte Manavgat-Kızılot kumsalında da görev aldıklarını anlatan Dr. Canbolat, iki kumsalda toplamda 6 bin yuvadan, 250 bini aşkın yavru caretta carettanın denizle buluşturulduğunu söyledi.
250 bin yavrunun denizle buluşması sonrasında asıl tehlikeli sürece girildiğine dikkat çeken Dr. Canbolat, yüzde 50’ye yakın kısmının da denizde yok olduğunu vurguladı.
Canbolat, “Levrek, akya gibi çok sayıdaki avcı balık türü, yavru deniz kaplumbağalarıyla besleniyor. Yine insan kaynaklı plastik atıklar, misina atıklarını yiyecek zannedip yutan ve boğulup ölen çok sayıda yavru var” dedi.
“Sadece yüzde 2’si hayatta kalabiliyor”
Bu yıl Belek ve Kızılot sahillerindeki toplam 6 bin yuvada da 480 bin civarı yumurta oluştuğundan bahseden Dr. Canbolat, şunları söyledi:
“Yaklaşık yüzde 52’sine denk gelen 250 bin dolayındaki yavru denize ulaşabildi. Yumurta sayısına göre binde 2 veya 3 oranını dikkate aldığımızda, bunların sadece 960 ile 1440 arasındaki yavru, erişkin bireye ulaşabilecek. Maalesef bazı insanlar ‘250 bin yavru denize ulaştı’ dediğimizde, bu hayvanların neslinin tehlike altında olmaktan kurtulduğu düşüncesine kapılıyor. Halbuki bahsettiğimiz tüm bu sebeplerden dolayı, denize ulaşabilen 250 bin yavrudan sadece 1000 civarındaki erişkinliğe ulayabiliyor. Ayrıca erişkin bireylerin de yine ölümüne sebep olan birçok sorun bulunuyor. 250 bin yavru eşittir 250 bin yetişkin birey anlamına gelmiyor.”
TRT