Milyonlarca öğrenci 6 Eylül itibarıyla sınıflarda ders başı yapacak. Sadece ortaöğrenim ve liseler değil, üniversiteler de yüz yüze eğitime geçecek. Hem okulların açılması hem de havaları soğumaya başlaması vaka sayılarında artışa yol açar mı? Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz sorularımızı cevapladı. Kayıpmaz birinci doz aşısını olmuş kişilerin oranının her geçen gün iller bazında yükseldiğini söyledi.

“Yüz yüze eğitimin güvenle başlaması ve daha da önemlisi güvenle kesintisiz sürdürülmesine yönelik olarak Milli Eğitim Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları hazırlıklarını Sağlık Bakanlığının tavsiyeleri doğrultusunda yapıyor. Sonbahar ayları halkımızın tatil yörelerinden, memleketlerinden büyük şehirlere dönüşünün de olduğu aylar ve bu beraberinde insan hareketliliğini getiriyor. Havaların soğuması insanların mecburen kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmesi anlamına geliyor ve kapalı ortamların da iyi havalandırılmadığı varsayılırsa ve bu ortamlarda maskesiz kalabalıklar oluşursa hastalığın yayılması açısından tehlike artıyor. Yüz yüze eğitimin ne denli önemli olduğunu geride bıraktığımız 1,5 yıl bize bir kez daha gösterdi. Uzaktan eğitim veya karma eğitim modelleri denense de hiçbirisi yüz yüze eğitimin, çocuklarımızın gençlerimizin akranlarıyla ve öğretmenleriyle etkileşiminin yerini maalesef tutamıyor. Bundan dolayı el birliğiyle okullarda eğitimin güvenle sürdürülmesine yönelik gayret göstermemiz gerekmektedir.

Okullarda zaten maske, temizlik, el hijyeni, mesafenin korunması, havalandırma gibi koşullara dair hazırlıklar hassas biçimde yapılıyor. Öğretmenlerimizin, velilerimizin, okul ve servis çalışanlarının riski hepimiz için en aza indirmek maksadıyla aşılarını bir an evvel tamamlamaları oldukça önem taşıyor. Her birimiz bu anlamda aşı olmak ve bireysel tedbirlere uyum konusunda hassas olursak vakaların artmasının da önüne geçeriz. Çocuklarımız ve gençlerimiz de daha fazla okullarından, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından uzak kalmazlar.”

Birinci doz aşısını olanların sayısı artıyor

Türkiye birçok ülkeye göre şanslı, aşı sıkıntısı yok… Peki aşılama hızı ne aşamada? Havaların soğumaya başlaması vaka sayılarını nasıl etkiler?

Devletimiz çok güçlü bir devlet. Bu gücünü de vatandaşlarına aşıları yeterli miktarda, ücretsiz ve seçenekli olarak temin ederek göstermiş durumdadır. Sağlık çalışanlarımız en uç noktalara kadar giderek aşılama faaliyetlerini yürütüyor. Birinci doz aşısını olmuş kişilerin oranı her geçen gün iller bazında yükseliyor. Tabii bununla da yetinmemek lazım. Bu kişilerin mutlaka aşılarını tamamlaması gerekiyor. Yeterli miktarda aşı stoğumuz mevcut. Günlük bir milyonun çok üstünde bir sayıda aşı yapma kabiliyetimiz var. Bize düşen de bu hıza katkı sağlamak ve sonbahar gelmeden aşı olmayı ertelememektir.

Ben gencim; hastalığı kolay atlatırım diye düşünmeyin

Türkiye’de 15 yaş ve üstü gençler aşı olabiliyor. Gençlerin aşılanması yeterli düzeyde mi?

Sadece ilk ve orta öğretim kurumlarında değil yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrenciler de 1,5 yıldır yüz yüze eğitimden uzak kalmış vaziyette. Kazandığı üniversitenin bulunduğu şehri hiç göremeyen, hocalarıyla yüz yüze karşılaşamayan öğrencilerimiz var. Bu durum onlar için de bir eksiklik. Bundan dolayı iller arası hareketlilik, öğrenci yurdu gibi toplu bulunulan alanlarda konaklama durumları düşünüldüğünde “Ben gencim; hastalığı hafif atlatırım” düşüncesine kapılmadan bir an önce gençlerin de aşılanmasını önemle tavsiye ediyoruz. Bu yaş grubundaki nüfusumuz bir hayli fazla. Aşılama oranının da daha yüksek olmasını hedefliyoruz.

Aşıya tepki, can kaybına yol açabilir

Aşılar bizleri koronavirüsün sebep olabileceği ağır hastalık tablosundan ve ölümden önemli ölçüde koruyor. Aşıya olan tepki, aşı olmamaya ve ağır hastalık nedeniyle yaşamı kaybetmeye yol açabilir. Aslında geliştirilen tüm aşılar son derece hassas güvenlilik ve etkinlik aşamalarından geçiyor. Binlerce gönüllü üzerinde yapılan çalışmalarda güvenlilik ve etkinlik anlamında herhangi bir sorun yaşanmadığı takdirde aşılar acil kullanım onayıyla insanların yararına sunuluyor. Ayrıca ciddi bir gerçek yaşam verisi de var elimizde. Dünya genelinde yaklaşık 5,2 milyar doz aşı uygulandı. Biontech aşısının FDA tarafından 16 yaş ve üstü bireyler için tam kullanım onayı alması, muhtelif gerekçelerle aşı olmayı erteleyen insanların varsa kafasındaki soru işaretlerini gidermiştir diye düşünüyorum. Bizler sahadaki hekimler olarak aşı olmayanların pişmanlığını her gün hastalarımızda görüyoruz. Artık elimizde bu virüse karşı bizi güçlü hale getiren aşımız da var. Önlenebilir bir hastalık için, sevdiklerimiz ve toplumumuz için, bizler de aşılarımızı olalım, bireysel tedbirlere uyalım.

Varyant aşıların koruyucu özelliğini azalttı mı?

İngiltere Oxford Üniversitesi geçtiğimiz haftalarda bir araştırma yayımladı. Araştırma, Delta varyantına karşı aşıların koruyucu özelliğinin azaldığı ve aşı olanlardaki virüs yoğunluğunun aşılanmamışlarla aynı seviyede olduğuna yönelik. Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, araştırmayı şu sözlerle değerlendirdi:

“Bu çalışmalar bize aşı olsak da virüsün varyantları ve henüz toplumsal bağışıklık hedefine ulaşamadığımız göz önünde bulundurulduğunda tedbirleri aksatmamamız gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Aşı olsak dahi kalabalıklardan uzak durmaya, maske kullanımına, diğer kişilerle aramızdaki fiziki mesafenin korunmasına ve el hijyenine uygulamalarına devam etmemiz gerekiyor.”  

"Sonbahar gelmeden aşılarımızı olmalıyız"

"Sonbahar gelmeden aşılarımızı olmalıyız"

"Sonbahar gelmeden aşılarımızı olmalıyız"

TRT

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir