Sağlık Bakanı Ali Pilli, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla mesaj yayınlarak, HIV enfeksiyonunun, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmadığını vurguladı.
Pilli mesajında, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün (HIV), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olduğunu, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olduğunu belirtti.
Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu’nun (AIDS) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâli olduğunu anımsatan Pilli şöyle devam etti:
“HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmektedir. HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
Önemli bir halk sağlığı sorunu olan HIV/AIDS enfeksiyonu; hastalık, hastalığa bağlı ölümler, ayrımcılık, insan hakları, işgücü, istihdam, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere çok çeşitli konularda toplumsal yansımaları ve sonuçları itibariyle bütüncül bir yaklaşım gerektirmektedir.
Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemine göre, HIV/AIDS vakalarının bildirimi zorunlu olmakla birlikte teşhis konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden, kod kullanarak yapılmaktadır”
“TEDAVİDE ÖNEMLİ GELİŞME KAYDEDİLDİ”
Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmelerin kaydedildiğini, tedavi ile bulaştırıcılığın ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişinin engellenebildiğini söyleyen Pilli şunları kaydetti:
“Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2020 yılı raporuna göre; dünyada HIV epidemisinin başlangıcından günümüze kadar 75.7 milyon kişi HIV ile enfekte olmuş ve 32.7 milyon kişi ise AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeni ile hayatını kaybetmiştir.
2019 yılında tüm dünyada 38 milyon HIV ile yaşayan bireyin bulunduğu ve bu bireylerin 1.8 milyonunu 0-14 yaş grubu çocukların oluşturduğu belirtilmektedir. 2019 yılı içerisinde 1.7 milyon kişinin HIV ile yeni enfekte olduğu, 690 bin kişinin ise AIDS-ilişkili hastalıklar nedeni ile yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında günümüzde AIDS ile ilişkili hastalıklara bağlı ölüm oranı yüzde 39 azalmıştır. Aynı raporda Dünya genelinde yaklaşık 7.1 milyon HIV ile yaşayan bireyin ise HIV durumunu bilmediği belirtilmektedir.
UNAIDS 2020 Raporu’na göre Batı/Merkez Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nde son 10 yılda yeni HIV enfeksiyonu sayısında azalmanın olduğu ancak ülkemizi çevreleyen Doğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgelerinde yeni HIV enfeksiyonlarında artışın olduğu belirtilmektedir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir”
“HIV ENFEKSİYONU, HIV POZİTİF KİŞİLERLE AYNI İŞ YERİNDE ÇALIŞMAKLA, AYNI OKULDA OKUMAKLA, AYNI ORTAMDA BULUNMAKLA BULAŞMAZ”
HIV enfeksiyonunun, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmadığını vurgulayan Pilli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.
HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve kesintisiz ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için de sağlık hizmeti sunumunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
HIV enfeksiyonunun varlığını saptamak amacıyla riskli davranışları olan kişiler ve şikâyeti olan herhangi bir kişi, istediği sağlık kurumuna başvurması durumunda testleri yapılmakta ve test sonucunun pozitif çıkması halinde HIV pozitif kişi takip ve tedaviye alınmaktadır.
Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler”