Evet, bundan sonra böyle…

Basının geldiği durum bu…

Seviye bu…!

Biz ne kadar da seviyeli, usturuplu, kaliteli habercilik yapmaya çalışmışsak, eline cep telefonunu alanın “haberciyim” diyebildiği rezil kepaze bir dönem.

Eline cep telefonunu alanın siyasilere sövüp saydığı, küfürler ettiği, iftiralarda bulunduğu, dil bilgisi ve haber tekniklerinden bihaber yoldan geçenler furyası…

Ve sözde Gazeteciler Birliği ve Basın Sen de uyuyor.

Basın-Sen Rumlarla Türkleri birleştirme sevdasında. Türkiye düşmanlığı, Rum sevdalılığından başka bildiği bir halt yok.

Sendika çatısı altında, Rum-Türk birleşmesine yönelik açıklamalar yapılıyor sürekli.

Gazeteciler Birliği hakeza ne halt yediği belli değil.

Bizim gibi gerçek gazetecilerin aktif olduğu zamanda bu işin esas hamallığını yapan muhabirler olarak biz utanırdık “Gazeteciyim” demeye.

Çünkü meslekte bu işi öğrendiğimiz mesleğin duayenlerinden çekinirdik.

Sayısız araştırma haberleri, mahkeme haberleri, sokak röportajları, kaza haberleri, söyleşiler, röportajlar yapardık.

Masa başında oturup köşe yazısı yazan, gazete çıkaran, yorumlayan büyüklerimize karşı, kendimizde o haddi bulmazdık “Gazeteciyim” demeye.

Diyebilirdik aslında ama o duyulan saygı nedeniyle çekinirdik.

“Muhabirim” derdik veya en fazla “Haberciyim” derdik.

Yazdığımız haberleri, üç kez tekrar tekrar okurduk, haberimiz Yazı İşleri Müdürümüzün önüne gitmeden…

Gözden kaçan bir kelime değil, bir harf hatasını ertesi gün gazetede gördüğümüzde ne kadar da kafamıza takardık.

Günümüzde eline cep telefonunu alan yoldan geçenler, siyasilere “Allah bin gara belanızı versin” diyor, canlı yayında.

Kendi kendini “haberci” atayanlar, Sağlık Bakanı Ali Pilli’ye bir doktoru Dost” çıkarıyor. Bakan Ali Pilli’ye canlı yayında “Kıytırık Ali” diyor. Doktoru Bakan Ali Pilli’ye dost çıkarıyor. Doktor Ali Pilli’nin sevgilisiymiş o yüzden görevden almazmış…

Ve daha neler neler, küfürler havada uçuşuyor.

Bizim zamanımızda araştırma haberlerimizle ortaya çıkardığımız usulsüzlüklerle utandırırdık siyasileri.

Kendilerine bela okuyarak, küfrederek, sövüp sayarak, iftiralar atarak, bakanlık binalarına tavukları götürüp bırakarak değil.

Gerçekleştirdiğimiz röportajlarımızda sorduğumuz sorularla terletirdik siyasileri, kendilerine sövüp sayarak değil.

Bizim zamanımızda haber dili diye bir şey vardı. Haber yazım teknikleri kullanılırdı.

Haber dili, haber üslubu, haber etiği gözetilirdi haberlerimizde.

Hakeza köşe yazılarımız da seviyeli ve etik ilkelere uygun, haberciliğe yakışır bir dilde yazılırdı.

Günümüzde gazetecilik de habercilik de basın da medya da ayaklar altında.

Tabi ben nasıl ki çıkıp “Bugünden itibaren doktorum” diyemiyorsam, bu yoldan geçenlerin de, “Gazeteciyim- Haberciyim” diyememesi lazımdı.

Fakat sözde basın sendikası kafayı Rum- Türk birleştirme işleriyle yemişse; Gazeteciler Birliği’nin gazetecilikle uzaktan yakından bir ilgisi alakası yok ise, basın sektörü elbette ki bu hale düşer.

Böyle ayaklar altına düşer.

Çünkü birlik ve sendika başka işlerle meşgul.

Biz yoldan geçenlerin küfürlerle habercilik yaptığını söylerken, bir de ne görelim, Basın- Sen Başkanı Ali Kişmir köşe yazısında “Köpeklerine sahip çık” diye yazmış bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na.

E tabi Basın Sen Başkanı “Köpeklerine sahip çık” derse, biz kimden medet umuyoruz diye de düşünmemek elde değil.

Yani seviye bu olmamalı…!

O kurumda danışman olarak görevlendirilen bir şahsı kastediyorsan, ismiyle eleştireceksin. Köpek deyip de tüm danışmanlara ayıp edemezsin.

Orada görev yapan nice bilgili, görgülü, her konudaki donanımı ve bilgi birikimiyle karşısına geçip konuşamayacağın danışman görevinde insanlar tanıyorum. Karşısında durmaya utanacağın.

Örneğin Ali Kişmir’in, ne zekasıyla, ne bilgisiyle, ne medeniyetiyle, ne de efendiliğiyle, çalışkanlığıyla ve başarılarıyla ve hatta kalemiyle yarışamadığın danışmanlar da var Cumhurbaşkanlığı’nda.

Sen kimsin ki “Cumhurbaşkanı’nın köpekleri” deyip herkesi zan altında bırakacaksın.

Bir danışmana küfredeceksin diye diğer mevkiinin hakkını veren insanlara da hakaret edeceksin?

Bilgi birikimi ve donanımıyla karşına gelse, iki kelimeyi bir araya getiremeyeceğin makam sahibi insanları genelleyerek “köpek” demek senin haddine mi?

Hâlbuki bizim dönemimizde araştırma haberlerle, gerçekleri ortaya çıkararak başarılı gazeteci olunurdu. Saygımızı asla bozmazdık. Seviyemiz her zaman bakiydi.

İşte basın, işte medya, işte gazeteciliğin düştüğü durum bu. Seviye bu.

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir