“Çektiğim bir selfie’yi sosyal medyamda paylaşmam, internette uzun zamandır beklediğim bir dizinin tüm sezonunu bir gecede bitirmem ya da bir mail atmam kime ne zarar verebilir ki?”
Dünya nüfusunun internet erişimi olan 4 milyarlık kısmı, yani yarısı işte bu düşünceye sahip.
Ancak parmağınızın ucunda saniyelerinizi alan bir beğeni, iklimde adeta bir kelebek etkisi yaratarak gelecek nesillere kötü bir miras bırakıyor.
Nasıl mı? Açıklayalım….
Dünyadaki enerji kullanımının büyük kısmı internete gidiyor
Karbon ayak izi bireyin ve şirketlerin doğrudan veya dolaylı yoldan enerji kullanımıyla dünyaya bıraktıkları zarar anlamına geliyor ve iklim krizinin en temel nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor.
İnternetin ve bunları destekleyen sistemlerin karbon ayak izi, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 3,7’sini oluşturuyor .
Çevrimiçi her şeyin saklandığı ve işlendiği veri merkezleri var. Bu merkezler bir yılda ortalama 70 milyar kilovat saat enerji tüketiyor.
Dijital teknolojilerin üretiminde ve çalıştırılmasında 1.7 milyar ton sera gazı üretiliyor.
Bunu tüm dünyadaki internet kullanıcıları arasında paylaştırırsak, bu her birimizin 414 kilogramdan sorumlu olduğu anlamına geliyor.
Elbette bu rakam dünyanın neresinde olduğumuza bağlı olarak değişebiliyor.
Dünyanın bazı bölgelerindeki internet kullanıcıları orantısız şekilde büyük bir ayak izine sahip olabiliyor.
Yani internet, dünyadaki elektriğin yani enerjinin önemli bir kısmını kullanıyor.
10 yılda yüzde 2’den yüzde 27’ye yükseldi
Henüz internetle yeni yeni tanıştığımız 1992’de, dünya çapında veri aktarımları günde 100 gigabayt gibi masum bir orandaydı.
2013 itibarıyla, bu oran saniyede 28 bin gigabaytı aşmıştı. O zamandan beri bu sayı artmaya devam etti.
2011’de dünyadaki enerjinin yüzde 2’sini kullanan internet, bugün yüzde 27’sini kullanmaya başladı.
2030 yılına kadar iletişim teknolojilerinin dünyadaki internetin yüzde 52’sini kullanacağı tahmin ediliyor.
1 saatlik dizi keyfi 30 kilometre elektrikli araç sürmeye bedel
İşte bu korkutucu yükselişe katkı sağlayan faaliyetler, parmaklarımızın ucunda başlıyor.
Kullanılan telefona ve internet hızına göre değişmekle birlikte, çektiğiniz bir selfie’yi hikaye olarak yüklemek 3,32 miliamper saat enerji tüketimine yol açıyor. Sayfa akışı kaydırmada bu rakam 9,7’ye çıkıyor.
Bunu araba kullanımının çevreye verdiği etki gibi düşünürsek, bir hikaye atmak 2 dakika 47saniye, sayfa akışı kaydırmak 14 dakika süreyle araba sürmeye eş değer.
Online dizi ve film platformlarında 1 saatlik seyir, 6,1 kilovat saat (kWh) elektrik tüketimi anlamına geliyor. Bu ise , elektrikli bir aracı 30 kilometreden fazla sürmek demek.
Bir video 40 bin evin kullandığı enerji yaktı
YouTube’da dünya genelinde ortalama 1 milyar saat video izleniyor. Bu rakam küresel elektrik kullanımının yüzde 2.5’ine eşit.
Ünlü şarkı “Despacito” nun müzik videosu, YouTube’da beş milyar görüntülemeye ulaşan ilk video olduğu 2018’in nisan ayında bir internet rekoru kırdı.
Bu süreçte, “Despacito” videosu ABD’de bir yılda 40 bin evin kullandığı kadar enerji yaktı.
Bir Fransız araştırma grubu olan Shift Project’e göre yalnızca 2018’de video trafiği 300 milyon ton karbondioksit emisyonuna neden oldu.
Neler yapabiliriz?
İçinde bulunduğumuz günlerde internetle ve diğer iletişim teknolojileriyle çok daha fazla vakit geçiriyoruz. Uzaktan çalışma modelleri nedeniyle daha fazla karbon ayak izi bırakıyoruz.
İşte bu nedenle özellikle içinde bulunduğumuz bu günlerde enerji verimliliğine yönelmek ve bireysel önlemler almak gerekiyor.
İnternette yapılan tüm faaliyetler de tıpkı diğer harcamalarda olduğu gibi tasarruf alışkanlığı kazanmak gerekiyor.
Müzik ve video akış hizmetleri söz konusu olduğunda, bunlara mobil veriden daha verimli ve daha az kirletici olan bir fiber optik bağlantı yoluyla erişmek daha iyidir .
Yapabileceğimiz en kolay ve en hızlı işlemlerden bir diğeri de e-postamızın gelen kutusunu temizlemektir. Birikmiş e-postalar sunucuda yer kaplar ve çalışmaya devam etmeleri için daha fazla enerji harcar.
Bu şirketlerin çoğu sunucuları ve cihazları güçlendirmek için yenilenebilir enerjiyi seçerse, iklim etkisi çok daha az olacaktır.
İnternet ve dijital endüstri, iklim değişikliğinin etkisini azaltmada belirleyici olacak, çünkü çalışma ve tüketim şeklini yeniden uyarladılar.
Ancak bunu mümkün kılmak için dijital şirketlerin bir örnek oluşturması gerekiyor .
TRT