Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Kıbrıs’ta silahlanma girişimlerini “oturup seyretmeyeceklerini” ve GKRY’nin atacağı adımlara göre gerekli tedbirlerin alınacağını söyleyerek, deniz üssü kurulmasının da bu tedbirlerden birisi olabileceğini açıkladı.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Doğu Akdeniz bölgesinde hidrokarbon kaynakları ile yaşanan gelişmeler, ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkileri gibi bazı konularda Alman haber kanalı Deutsche Welle (DW) Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

-“Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını gasp etmeye yönelik hareketlerin hiçbirine izin verilmeyecektir”

“Akdeniz’de suların yeniden ısındığını ve Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimin tırmandığını ve diğer yandan ABD’nin Yunanistan ve Rumlara artan desteğinden Türk tarafının şikayetçi olduğunun” ifade edilmesi ve “bölgede giderek artan tansiyonu nasıl değerlendirdiğinin” sorulması üzerine Ertuğruloğlu, şunları söyledi:

“Doğu Akdeniz’de tansiyonun biraz yükselmekte olduğu tabii ki gözle görülebilir bir gelişme. Ama şaşırtıcı değil. Özellikle ABD’nin ama sadece Amerika’nın değil, Batı dünyasının gerek Yunanistan gerekse Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olsun, bu tarafı şımartan, cesaretlendiren politikaları bu gerilimin başlıca nedenleri bana göre. Başından beri söylüyoruz; Kıbrıs Türkü’nü ve Anavatan Türkiye’yi yok sayan, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını gasp etmeye yönelik hareketlerin hiçbirine izin verilmeyecektir. Bu doğrultuda da gerekenler yapılmaktadır.”

“Son gelişmeler, yeni bir şey değil aslında, eski bir realitenin hâlâ geçerli olduğunu gösteren bir durum” diyen Ertuğruloğlu, “O da nedir; Batı dünyasının eğitim sisteminin temelinde eski Yunan mitolojisinin belirleyici şekilde kullanılmış olması, eski Yunan’ın Batı demokrasisinin beşiği olarak değerlendirilmesi ve buna karşılık bizlerin Viyana kapılarına kadar fethederek gelip Avrupa’yı tehdit eden adeta ‘barbarlar’ diye nitelendiriliyor olmamız. Sorunların temelinde bana göre bu bakış açısı var” şeklinde konuştu.

– “Kıbrıs sorununu yaratan BM Güvenlik Konseyi’dir, yani beş ülkedir”

Bakanı Ertuğruloğlu, ABD’nin Kıbrıs politikasına ilişkin ise şunları söyledi:

“‘Eskiden ABD daha dengeli bir politika yürütüyordu’ deniliyor. Ama ben o zaman da çok dengeli olduğunu düşünmüyorum. Amerika’daki Yunan lobisinin ne kadar etkili olduğu herkesçe bilinen bir şey. O etkili Yunan lobisine karşılık Pentagon’un da dengeleyici girişimlerde bulunduğu da bir realite. Ama her zaman için sadece ABD’de değil tüm Batı dünyasında Yunanlılar bizden daha avantajlı bir konumda görülmüştür. Bize uygulanan ambargolar, insanlık dışı izolasyon tedbirleri kimseyi rahatsız etmiyor. Kıbrıs sorununu yaratan BM Güvenlik Konseyi’dir, yani beş ülkedir. Kıbrıs Türkleri hep dezavantajlı bırakılmıştır ve bize sahip çıkan sadece ana vatanımız olmuştur.”

“Ana vatanımız sayesinde hâlâ Kıbrıs Adası’nda varız ve var olmaya devam edeceğiz. Ne Ada üzerindeki ne Doğu Akdeniz’deki hak, çıkar ve güvenliğimizi asla Rumların insafına terk etmeyeceğiz” diyen Ertuğruloğlu, “Rum tarafında silahlanma varmış, Rumlarda ve Yunanistan’da askeri yığınak varmış… Bunları oturup seyredecek değiliz. Gereken tedbirler alınmaktadır zaten.” dedi.

– “Amerikan ordusu Rumları kime karşı eğitiyor?”

DW Türkçe’nin “Gerekenler yapılıyor dediniz, biraz açabilir misiniz? Türkiye’nin askeri mevcudiyetinin artırılması, bir güncelleme söz konusu olabilir mi? Bir deniz üssünden bahsedilmişti bir dönem?” sorusu üzerine Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, şu yanıtı verdi:

“Kesinlikle. Oturup da seyredecek değiliz tabii ki. Yani güvenliğimizi tehdit edecek adımlar atılırken bizler de çaresiz oturup seyredecek değiliz. Anavatanımızla birlikte ne yapılması gerekirse onları yapmaya devam edeceğiz. Ama bunlar detaylandırılabilecek şeyler değil. Drone’lar zaten biliniyor, havaalanına konuşlanmışlardır. Ben daha önce de ifade ettim; bir deniz üssü kurulması gerekir diye düşünüyorum. Ama bu tür tedbirler reklamı yapılarak duyurulacak şeyler değil. Karşı tarafın hamleleri izlenir, onlara karşılık, onlara haddini bildirecek şekilde ne yapılması gerekirse hiç çekinmeden yapılır. Bu kadar basit.”

Ertuğruloğlu, devamla şunları söyledi:

“Amerikan ordusu Rumların Milli Muhafız Ordusu’nu eğitecekmiş. Kime karşı? Soruyoruz Amerikalılara. Kime karşı? Ruslara mı? Rum milli muhafız ordusunun Ruslarla ne alakası var? Rum milli ordusunun silahlanması ve eğitilmesi Kıbrıs Türkü’ne karşı ve Türkiye’ye karşı tehdit edici bir politikadır. Bunu oturup seyredecek miyiz yani? Tedbirlerimizi alacağız. Gerekirse de muhataplarımıza hadlerini bildireceğiz.”

-“Adada caydırıcı güç olan tek bir ordu vardır; Türkiye ordusu”

“Bu durumda Türkiye’nin askeri mevcudiyetini artırmasının söz konusu olup olmadığının” sorulması üzerine Ertuğruloğlu, “Bu tür konular Güney’in atacağı adımlarla şekillenir. Durup durduğumuz yerde gereksiz yere asker sayısını artırma veya gereksiz yere asker sayısını azaltma diye bir gündemimiz olmayacaktır. Adada caydırıcı güç olan tek bir ordu vardır; Türkiye ordusu. Türk ordusu saldırı ordusu değildir. Güneydeki saldırganlık bu caydırıcılığı tehdit ettiği oranda caydırıcılığın ölçüleri artırılır. Biz caydırıcı rolündeyiz, saldırgan rolünde olan güneydekilerdir. Onlara haddini bildirmek de eğer başka kimse bunu yapamayacaksa bize kalmış bir görevdir.”

-“Rusya burada bir ofis açabilir”

“Son dönemde Ukrayna savaşının da etkisiyle Rusya’nın KKTC‘yi tanıması, açılacak yeni Ercan havalimanına uçuş gerçekleştirmesi ya da ofis açması gibi bazı ihtimallerden söz edildiğinin” hatırlatılması üzerine Ertuğruloğlu, şöyle konuştu:

“Öncelikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda dünyaya KKTC‘yi resmen tanıyın çağrısını herkes ciddiye almak zorunda. Ama bunun Rusya’nın KKTC‘yi tanıyacak noktasına gelmesi anlamında da yorumlanmaması lazım. Şu anda gündeme gelen yorumlar erken ve biraz de bence sansasyonel habercilik sonucu. Rusların KKTC‘de bir ofis, temsilcilik açma düşüncesi gündemde. Geçen yıl Güney’deki Rus Elçiliği’nin elemanları bakanlığımıza gelerek Kuzey’de ofis açmakla ilgili mevzuatımızın ne olduğunu sormuştu. Biz de cevabını vermiştik. Şimdi burada bir ofis açabilirler. Bizim hiçbir itirazımız yok. Açacaklar da, ama bu Rusya’nın KKTC‘yi tanıdığı yorumuna yol açmaz. Bizde niye ofis açacaklar? Çünkü Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan binlerce Rus vatandaşı var. Buraya yerleşmişler. Bu Ruslar Güney Kıbrıs’a geçemiyor. Rumlar Ada’ya KKTC limanlarından giriş yapan yabancıların güneye geçişine izin vermiyor. Dolayısıyla burada yaşayan binlerce Rus’la ilgili konsolosluk hizmetidir gerekçe.”

Ertuğruloğlu, konuya ilişkin devamla şunları söyledi:

“Rus turistler buraya gelir mi? Gelir. Rus uçakları buraya iner mi? Bilmiyorum. Şu anda öyle bir somut bilgi elimizde yok. Buraya gelen Rus vatandaşlarını bugüne kadar THY ya da Pegasus gibi Türk şirketleri getirdi. Avrupa Birliği (AB) ambargosu kapsamı dışında kalan Rus uçakları Türkiye’ye inip, ondan sonra kalkıp KKTC‘ye teknik olarak gelebilir mi? Gelebilir. Ama bu yönde de somut bilgi yok. Yeni havaalanının açılması da teknik nedenlerle 2023’e kaldı. Yani bunlar şu an için somut dayanağı olmayan iddialar ama inşallah mümkün olur. Rus uçakları Ercan’a iner, Rus turistler buraya gelir. Bizim kimseyi dışlayan bir politikamız yok. Tam tersine bizi dışlayan bir dünya var.”

-“Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridi olan ülke Türkiye”

Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili önümüzdeki dönemde yeni bir gelişme bekleyip beklemediğine ilişkin bir soruyu yanıtında Ertuğruloğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu konunun temelinde Yunanistan ve Rumların Türkiye’yi ve Kıbrıs Türkleri’ni kendi sınırları içine kapatmaya çalışması yatıyor. Sanki Türkiye Doğu Akdeniz’de hiç hakkı olmayan bir ülkeymiş gibi. Halbuki Doğu Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi sahibi olan ülke Türkiye, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de sınırı yok. Kıbrıs Türklerini ise tamamen hiçe sayıyorlar. Çünkü onlara göre kendileri devlet ve ‘merak etmeyin, bu zenginliklerinden elde edeceğimiz gelirden size de bir miktar pay vereceğiz’ diyorlar. Sanki bizim derdimiz bu işten ne kadar para alabilirmişiz gibi. Halbuki bizim de söz sahibi olan taraflardan biri olmamız lazım. Kim ne kadar ne bulursa bulsun, işin gerçeği şudur ki Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanabilir. Bunun dışında bir rant alıp Avrupa’ya pazarlama yöntemi yoktur. Doğu Akdeniz’deki hiçbir gelişme Türkiye’yi ve Kıbrıs Türkü’nü hiçe sayamaz. Bizim önerimiz var; gelin bütün paydaşlar masa etrafında toplanalım diye. Buna cevap vermeyen de uluslararası camiadır.”

Türkiye’nin KKTC‘ye yeni büyükelçi olarak Metin Feyzioğlu’nu atamasına ilişkin bir soruyu yanıtında ise Ertuğruloğlu, “Sayın Feyzioğlu Anavata’nın buraya atadığı hariciyeden olmayan ilk büyükelçi değil. Daha önce de hariciyeden olmayan büyükelçiler buraya atandı. Dolayısıyla bu atamayı da doğal karşılıyoruz. Uluslararası hukuk bilgisi üstün olan bir kişi olduğunu biliyoruz. Tecrübeli bir hukukçudur. Siyasete yatkın bir bilgisi de vardır, diplomasi geleneği olan birisi. Dolayısıyla buraya atanmasını doğal karşıladık. Agremanımızı da ilk günden verdik. Sayın Feyzioğlu’nun tecrübeli ve donanımlı bir kişi olarak görevini başarıyla yürüteceğine eminiz” değerlendirmesinde bulundu.

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir