İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs salgınında son dönemde Türkiye’de artan vaka sayılarını değerlendirdi.
Prof. Dr. Şener, günlük 60 bin, 70 bin vaka sayları görüldüğü takdirde yeniden kapanmanın, okulların kapanması gibi tabloların gündeme gelme durumunun söz konusu olabileceğine dikkat, çekti.
“Aşılama hızımız düşüyor”
Salgında vakaların 25-30 binli rakamlarda sabit kaldığı gibi bir görüntü oluştuğunu belirten Prof. Dr. Şener, Türkiye genelinde aşılama hızının düştüğünü söyledi:
“Türkiye’nin geneline baktığınızda aslında aşılanma neredeyse durdu. Aşılama hızımız geriye doğru gitmeye başladı. Özellikle hasta grubu itibariyla baktığımızda 3’üncü dozunu olmaya gitmiyorlar. Aşılamaya karşı ayak direyen bir grup var. Bu ayak direyen grup ne yazık ki, 65 yaşın altında.
Bu grupların hastane ve yoğun bakıma yatış riskleri var. Hastalık yükü anlamında reel olarak ciddi bir popülasyon oluşturacak gibi görülüyor. Bu popülasyon ne gibi riskler oluşturuyor. Yakın vadede hastane ve yoğun bakıma yatış oranlarında, yatak doluluk oranlarında artış söz konusu olabilir. Günlük 30 bin vaka sayıları üstüne pikler ve sıçramalar görebiliriz. Günlük vaka sayılarının 60 bin, 70 bine sıçraması durumunda ise yeniden kapanma, okulların kapanması gibi tabloların gündeme gelmesi durumu söz konusu olabilir. Şu anda gündemimizde yok, ama gündemimizden tamamen çıktı diyemeyeceğiz.”
“Bu salgından çıkmamızın yolu aşı, maske ve mesafeden geçiyor”
Aşı tereddüdünü körükleyen grubun birazcık sessiz duruma geçmesi gerektiğini de hatırlatan Prof. Dr. Şener, şöyle konuştu:
“Ne yazık ki bu grupta bir grup bilim insanı, meslektaşlarımız var. Bunların aşı karşıtlığı beraberinde ülkenin sağlık politikalarına ve Bilim Kurulu karşıtlığına dönüştü. Bizim bilim insanları olarak ortak paydada buluşmamız çok önemli değil, herkesin görüşüne saygı duyuyoruz. Ama ne yazık ki, bu paylaştıkları karşıt görüşler, aşı tereddüdünü tetikliyor. İnsanları aşıdan uzaklaştırıyor. Neye karşı, hangi görüşe sahip olursanız olun, vatandaşta aşı tereddüdünü körükleyecek olan söylemlerin hepimize zararı olacak. Toplumsal, bilimsel ve sağlık çalışanlarına da zararı olacaktır.
Kamuoyu önünde söylediğimiz ve paylaştığımız aşıyla ilgili olumsuz görüşleri bir kenara bırakmamız lazım. Bu salgından çıkmamızın yolu aşı, maske ve mesafeden geçiyor. Solunum yolu virüslerinde artış var. Solunum yolu virüslerinden korunmak için maske, mesafe ve el hijyeni gibi önlemler bizim ekstra önem arz ediyoruz.”
“Bu kışı minimum hasarla atlatırsak, salgın 2022’de gündemden düşecek”
Salgının bitmesiyle ilgili çeşitli öngörüler olduğunu kaydeden Şener, “Delta-Delta Plus varyantının gündeme gelmesiyle birlikte toplumsal bağışıklık dediğimiz oranın yüzde 85’e çıkmasını bekliyoruz. Türkiye’de çift doz aşılanmaya birlikte bu oran yüzde 70’lerde. Bu kış dönemini eğer minimum hasarla atlatırsak, 2022’nin ilk yarısında kişisel olarak tahmin ediyorum ki Türkiye’de COVID-19 artık endemik hale gelecektir. Gündemden düşecektir. Elimizde aşı var, kendi yerli ve milli aşımız da var. Israrla bunun olumsuz yanlarını paylaşmak doğru bir şey değil” diye konuştu.
TRT