Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye 2. Çiftçi Zirvesi’nde konuştu.

Bakan Nebati, konuşmasında şunları kaydetti;

Tarımsal üretimin ülkemiz için stratejik öneme sahip olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yüzden çiftçilerimiz, dünden bugüne bizim her daim göz bebeğimiz olmuştur. Küresel salgın dönemi ve ardından başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, gıda sektörünün stratejik öneminin tüm dünya tarafından bir kez daha hatırlanmasını sağladı.

Ülkemizde tarımı geliştirmek ve çiftçilerimize daha iyi koşullar sunabilmek için projeler geliştiren; bu konuyu kendisine dert edinen tüm değerli konuklarımızla bugün, 2. Çiftçi Zirvesi çatısı altında bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.

Bu organizasyonun, ülkemizde tarımın gelişmesine ve çiftçilerimizin refah seviyesinin yükseltilmesine katkı sağlamasını da çiftçi bir aileden gelen biri olarak can-ı gönülden temenni ediyorum.

“Tarım ihracatımız Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı”

Son 20 yılda ülkemiz her alanda önemli atılımlar gerçekleştirdi. Bu sürece yakınen tanıklık eden sektörlerimizin başında da tarım ve hayvancılık sektörümüz geliyor. Sektörde bir yandan makineleşme hızlanırken diğer yandan verimlilik artışı ve ürün çeşitliliği sağlandığına hep birlikte şahit olduk.

2022 yılı Temmuz ayı itibarıyla yıllıklandırılmış tarım ürünleri ihracatımız 7,6 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşmış bulunuyor. Bu, hepimizin ortak başarısıdır. Biz birlikten bereket doğduğuna inanan bir anlayışa sahibiz. Bu yüzden her konuda istişarelerde bulunuyor, birlik içinde ilerlemeye önem veriyoruz.

“Çiftçilerimize bütçeden 24 milyar lira destek sağladık”

Tarım sektörünün stratejik önemi çerçevesinde yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması, verimliliğin artırılması ve insanımızın refah artışının sağlanması amacıyla üreticilerimizi kapsayıcı uygulamalarımızla desteklemeye devam ediyoruz.

Bu yaklaşımla, geçtiğimiz yıl çiftçilerimize bütçeden 24 milyar lira destek sağladık. Bu sene de bu rakamı 39,2 milyar liraya yükselttik. Birçok tarımsal üründe yeni alım fiyatları açıklayarak ve alım fiyatlarında bir önceki yıla göre önemli oranlarda artış yaparak üreticilerimizin yanında olmaya devam ettik. 2002 yılında sadece 5 ürüne prim desteği verilirken; bugün tam 18 ürüne prim desteği sağlıyoruz. Bu sezon buğday ve arpada TMO alım fiyatlarını yukarı yönlü revize ederek ekmeklik buğdayda yıllık yüzde 187, arpada yıllık yüzde 226 oranında artışlar sağladık. 

Ayrıca, ürününü TMO’ya satan çiftçilerimize verdiğimiz tarımsal desteklere ilave olarak 2022 yılında buğday için ton başına 1.000 lira, arpa için 500 lira prim ödenmesini sağladık. Çok şükür verimli bir hasat dönemi geçirdik ve TMO bu sezon önemli miktarda buğday ve arpa alımı gerçekleştirdi. TMO’nun diğer bazı tarımsal ürün alımları da devam ediyor. Kabuklu fındıkta yıllık yüzde 96, çekirdeksiz kuru üzümde yüzde 108 seviyesinde artış yaptık.

Ayrıca, ÇAYKUR’un yaş çay alım fiyatında yıllık yüzde 73 seviyesinde artış yaparak çay üreticilerimizi desteklemeye devam ettik.

Aynı şekilde, Türkşeker’in şeker pancarı alım fiyatında da yıllık yüzde 245 artış gerçekleştirerek pancar üreticilerimizin de yanında olduğumuzu gösterdik.

Bunlara ek olarak hayvancılık alanındaki desteklerimiz de devam ediyor. Süt üreticilerimize 15 Mayıs-30 Eylül dönemi için litre başına 20 kuruş ödenmesi planlanan çiğ süt destek primini 30 kuruş artırarak 50 kuruşa çıkardık.

Ayrıca, dana karkas ve kuzu karkas alım fiyatını, kilogram başına 2 lira artırdık. Türkiye genelinde hayvan başına 370 lira olan buzağı desteğini de 500 liraya yükselttik.

“2022 yılı başından bu yana toplam 5,5 milyar liralık kredi faizini Hazine’mizden karşıladık”

Bu yılın ilk 8 ayında 753 bin üreticimize 95 milyar liralık Hazine faiz destekli kredi kullandırdık. Böylelikle, üreticilerimizin 2022 yılı başından bu yana toplam 5,5 milyar liralık kredi faizini Hazine’mizden karşıladık. Yıl sonunda bu tutarın yaklaşık 10,8 milyar liraya yükseleceğini öngörüyoruz.

Çiftçilerimizin en önemli girdi maliyetlerinden biri olan enerji maliyetlerini de önemli ölçüde düşürmek ve hatta zamanla sıfırlamalarını sağlamak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Bu maksatla Tarımsal Sulamada Güneş Enerjisi Santralleri kurulmasını destekliyoruz. Yine tarımsal sulamada elektrik teslimlerinde KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e indirdik.

Ayrıca, tarımsal sulama projeleri kapsamında DSİ ile TOKİ arasındaki işbirliğine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nı yayımladık. Bu sayede, öncelikli olarak yaklaşık 391 bin hektarlık alanı içeren 143 sulama projesini hayata geçirmeye yönelik TOKİ’ye, Ziraat Bankası öncülüğünde 2 yıl ödemesiz 7 yıl vadeli kredi kullandıracaktır. Bunun yanında, tarımsal sulama tarifesinden kaynaklanan elektrik borçlarının yapılandırılmasına yönelik; sulama kooperatifleri, sulama birlikleri ve tarımsal üreticilerin 10 milyon liraya kadar olan elektrik faturalarını da “Hazine Faiz Destekli Kredi Kararı” kapsamına aldık. Böylelikle bu kredilerin faiz yükünün tamamı Hazine’miz tarafından karşılanıyor.

Diğer taraftan atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması amacıyla belirlenen projelere yüzde 75’e kadar hibe desteği sağlıyoruz. Lisanslı depoculuğa verdiğimiz desteklerin de katkısıyla lisanslı depo kapasitemiz yaklaşık 8,6 milyon ton seviyesine ulaşmış bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sertifikalandırılan tüm tohumluk fide ve fidanların KDV oranını da yüzde 1 olarak belirledik. Yerli üreticilerimizi korumak için ham ayçiçek yağı ithalatında dış ticaret tedbirlerini hayata geçirmiş bulunuyoruz. (gümrük vergisi oranını yüzde 10’a yükselttik).

“TMO stoklarımız önemli oranda artırıldı”

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve arz güvenliği kapsamında hem üreticilerimize hem de tüketicilerimize yönelik gerekli tüm tedbirleri alıyoruz. Gıda Komitesi toplantılarımızın en önemli maddelerinden biri gıda arz güvenliğidir. Böylece, Avrupa’da ve Amerika’daki marketlerde karşılaşılan boş raflar bizim ülkemizde görülmemiştir ve inşallah hiç görülmeyecektir. Komitemizde aldığımız kararların da katkısıyla küresel düzeydeki olumsuz gelişmelere rağmen temel gıda ürünlerinde ülkemizin arz güvenliği bakımından bir sıkıntısı yoktur ve TMO stoklarımız önemli oranda artırılmıştır.

Öte yandan, diplomasi alanında uyguladığımız politikalarla küresel gıda arz güvenliğinin sağlanmasında önemli bir aktör ülke konumuna geldik. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri ve liderliğiyle imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması, yeterli gıdaya erişim problemi yaşayan birçok ülkenin önemli ölçüde rahatlamasını sağladı. Bununla birlikte, 2022 yılı içinde 12 dolara kadar ulaşan buğdayın kile fiyatı Tahıl Koridoru Anlaşması sonrasında yüzde 25’e varan bir düşüşle 8,4 dolara kadar gerilemiştir. Bu, kelimenin tam anlamıyla küresel gıda piyasalarında “Erdoğan Etkisi’dir”. Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımız bugün dünya kamuoyu nezdinde de inisiyatif alabilen, çözüm üretebilen gerçek bir lider konumundadır.

İklim değişikliğiyle mücadele günümüzde ülkelerin en önemli gündem maddelerinden birisi haline gelmiştir. Bizler de 2021 Temmuz ayında ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’mızı yayınlamış bulunuyoruz. Eylem Planı dahilinde, sürdürülebilir tarıma yönelik; gıda kayıplarının ve atıkların azaltılması, biyo-gübre kullanımının yaygınlaştırılması ve organik üretimin teşvik edilmesine yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu konuları, son derece önemsediğimizin de altını çizmek isterim.

Tüm bu eylemleri, tarım sektörümüzü daha da verimli hale getirmek, rekabet gücünü artırmak ve yenilikçi yaklaşımları teşvik ederek yaygınlaştırmak için çok güzel bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.

“Türkiye, G-20 ülkeleri arasında en yüksek oranda büyüyen üçüncü ülke olmuştur”

Pandemi sonrası dönemde pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke daha tam olarak toparlanamamışken, bugün resesyon ve stagflasyon beklentilerinin dünya gündeminde öne çıktığını görüyoruz. Biz ise; yatırım, üretim ve ihracat odaklı Türkiye Ekonomi Modeli’nin kattığı dinamizmle güçlü, dengeli ve istikrarlı büyüme eğilimimizi sürdürüyoruz. Türkiye, bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,6 büyümüş, böylece G-20 ülkeleri arasında en yüksek oranda büyüyen üçüncü ülke olmuştur.

Mevcut küresel ortamda ekonomimizin son 8 çeyrektir aralıksız büyümesi çok önemli bir başarıdır. Zira ülkemizin bu başarısı, birçok uluslararası kuruluş, akademisyen ve yatırımcının da dikkatini çekmeye devam ediyor. Güçlü büyümenin yanı sıra, OECD üyeleri arasında salgın öncesi döneme göre istihdamını en fazla artıran ülke olmayı da başardık.

İhracatımızı 2002’deki 36,1 milyar dolar seviyesinden 2021 yılı itibarıyla 225,2 milyar dolar seviyesine taşımayı başardık. 2022 yılı Ağustos ayı itibarıyla yıllık ihracatımızı 250 milyar doların üzerine çıkardık. Turizmde de canlılık artarak devam ediyor. Dünya turizm pazarı içerisindeki payımızı her geçen yıl daha da artırıyoruz. Turizm gelirinde rekor kırdığımız altın yıl olan 2019 yılındaki turizm gelirini bu yıl aşarak 2022 yıl sonunu 40 milyar dolarlık turizm geliriyle kapatmayı hedefliyoruz. Ziyaretçi sayısında da 47 milyonun üzerine çıkacağız.

“Yıl sonundan itibaren de bu düşüşü daha net hissetmeye başlayacağız”

Tüm bu güzel gelişmelerin yanı sıra mevcut durumda çözmemiz gereken sorunların başında enflasyon geliyor.

Bizler, ekonomimizde durgunluğa ve işsizliğe sebebiyet vermeden fiyat istikrarını sağlamak ve vatandaşımızın alım gücünü artırmak için gereken tüm mücadeleyi kararlılıkla vermeye devam ediyoruz. Aldığımız tedbirler ve küresel düzeyde yaşanacak normalleşmeyle birlikte enflasyonu da yeneceğiz. Yıl sonundan itibaren de bu düşüşü daha net hissetmeye başlayacağız.

Katma değerli yatırımları ve ihracatı destekleyen selektif kredi politika adımlarını hayata geçirdik. Bu çerçevede kredileri tüketimden ziyade üretken alanlara kanalize ettik. Piyasadaki arzı artıran bu politikalarımız uzun vadede enflasyonun yüksek seyretmesini de engelleyecektir.

Hepimiz biliyoruz ki enflasyon sepeti içerisinde en yüksek ağırlığa sahip kalem halkımızın geniş bir kesimini ilgilendirmekte olan gıdadır. Gıda enfasyonunun halkımız üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için temel gıda maddelerinde KDV oranlarını indirdik.

Gıda fiyatlarını da yakından takip ediyoruz. Üretici ve hal fiyatları ile perakende fiyatları arasındaki farkın takibi ve nedenlerinin analizine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Gıda enflasyonuyla mücadele için tarımsal üretimi artırmaya yönelik politikalar uyguluyoruz. Sera yatırımlarına önem veriyor ve seralarda jeotermal kaynakların kullanılmasını destekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, son 20 yıllık iktidarlarımız boyunca, ülkemize her alanda tam anlamıyla çağ atlattık. Eser ve hizmet siyasetimizle insanımızın hayat kalitesini her bakımdan artırmak için gayret gösterdik ve bugün de aynı kararlılıkla yol alıyoruz. Tüm bunları yaparken “millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldiğimizin” altını hep çizdik. Bizim her daim tek önceliğimiz, ülkemizin kalkınması ve milletimizin menfaatleri olmuştur.

Ancak bugün, tüm küresel çalkantılara rağmen ülkemizin tarihi başarılarını yok sayan, dönemsel bazı negatif verilerle gündem saptırmaya çalışan bir kesim de var. Bunlar, çarpıtmalarla, olmadık felaket senaryolarıyla milletimize karşı adeta psikolojik bir harp uyguluyorlar. Tüm algı oyunları ve türlü çarpıtmalara rağmen çok şükür insanımız ferasetiyle neyin ne olduğunu net bir şekilde görüyor. Vatandaşlarımız, 20 yıldan bu yana AK parti olarak karşılaştığımız her sorunu aşmanın ötesinde, nasıl da fırsata çevirdiğimizi de çok iyi biliyor.

Mevcut küresel krizin, dünyada önemli sorunlara sebep olduğu ortadadır. Biz de enflasyon boyutuyla bunu ülkemizde yaşıyoruz ve ilerleyen süreçte de tedricen aşacağız. Ancak öte yandan unutmayalım ki enerji ve gıda arz sorunlarıyla boğuşan; resesyon ve stagflasyon kaygıları taşıyan birçok ülkeye nazaran Türkiye, hem gıda hem de enerji arz güvenliğini sağlayabilen, istikrarlı bir şekilde büyümeye, istihdam oluşturmaya devam eden sağlam bir ekonomiye sahiptir.

Kaldı ki, yaşanan küresel dönüşüm; ülkemizin sahip olduğu rekabetçi avantajları dolayısıyla, ilerleyen dönemde ciddi kazanımlar elde edebileceğimizin de sinyallerini net bir şekilde veriyor. Esasen bizim tüm derdimiz, inançla ve azimle çalışarak bu yeni dönemin bize sunacağı fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektir. İnanıyorum ki ülkemizi beraberce küresel arenada parlayan bir yıldız olarak yükseltmeye devam edeceğiz.

Bu idellerimizle yol alırken stratejik öneme sahip tarım sektörümüzün ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesine elbette büyük bir önem veriyoruz. Bu kapsamda, tarım sektörünün en önemli ihtiyaçları arasında yer alan “planlı tarımsal üretimi ve sözleşmeli tarımı” hayata geçirmek için çalışmalarımızı hızlandırdık.

Dünya genelinde yaşanan sorunlar karşısında, çiftçilerimizin finansal ihtiyaçlarını sıkıntı çekmeden sağlamalarını temin etmek üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileriyle işbirliği içerisinde çiftçilerimizi desteklemeye devam edeceğiz.

TRT

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir