Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, enflasyondan dolayı meydana gelen sıkışıklığın giderilmesine yönelik çalışmaları olduğunu belirtti. Hesaplar sunulurken ve gerçek değerler ortaya konulduğunda bir sıkıntı olmayacağını kaydeden Amcaoğlu, Türk Lirası kullanmanın avantajları olduğunu söyledi.
Amcaoğlu, kurlarda oluşan farkların rakamlara bakıldığında bütçe yasasının en büyük kalemi gümrük, KDV ve fiyat istikrar fonu gibi gelirler arttığından Türk Lirası kullanımının avantajlı olduğunu vurguladı.
Olgun Amcaoğlu, Cumhuriyet Meclisi genel kurulunda yaptığı konuşmada, yüzde 34’lük bütçe noksanlığı olduğu bir ülkede reel sektörde önlemlerin alınması halinde bazı sektörlere teşviklerin artırılmasıyla pandemi döneminden çıkıldığını ve finansman eksiklikleri tamamlanarak o günlerden çıkıldığını kaydetti.
Yeni yapılacak paketle belirli sektörlerde 10 kişiye kadar çalışanı bulunan işletmelere prim desteği verileceğini dile getiren Amcaoğlu, hayat pahalılığı ile alım gücünün yukarıya çıkarılacağını belirtti.
Alım gücünün artırılacağını kaydeden Amcaoğlu, yapılan bütçedeki mahalli gelir öngörüsüyle gelirlerin artması halinde bütçenin giderlerinin de düzenleneceğini kaydetti.
Dünyadaki ekonomik krize de değinin Amcaoğlu, ülkedeki ekonomik kriz konusunda ilgililerle konuşularak çareler üretildiğini belirtti.
Stabil para birimine geçisi savunan muhalefetin hükümetteyken bunu neden yapmadığını soran Amcaoğlu, kendilerinin ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını söyledi. Amcaoğlu, “Bizim Türk lirası ile yaşamakta bir sıkıntımız yok. Sorunları da, çarelerini de biliyoruz.” şeklinde konuştu.
-Barçın
Genel kurulda daha sonra güncel konuşmalara geçildi ve ilk sözü CTP Milletvekili Devrim Barçın aldı. “İktisadi ve Mali İşbirliği Teslimiyet Anlaşması” konulu konuşmasında dörtlü hükümet döneminde tecrübe edildiği için öneriler yaptıklarını dile getirdi.
Devrim Barçın, toplu iş sözleşmeleriyle ilgili maddeyi okuyarak, birçok işletmede çalışan on binlerce emekçinin maaşları, özlük hakları, bayramlık ödenekleri ve kıdem tazminatlarının toplu iş sözleşmesiyle yönetilmesini eleştirdi. Barçın, toplu iş sözleşmenin yenilenmemesi veya görüşmeler devam ettiği sürede hiç kimsenin maaş dahi alamayacağına işaret etti.
Maaş ödemelerinin devam etmesi halinde diğer tüm özlük haklarının yeni sözleşme imzalanana kadar durmasının murat edildiğini dile getiren Barçın, bu maddeyle verilen hakların budanmak istendiğini kaydetti.
Sorunun Türkiye ile kurulan ilişkilerin sağlıksız olmasından kaynaklandığını savunan Barçın, kaynağın zamanında gönderilmemesi halinde yerel yatırımaların engellediğini ifade etti. Barçın, Türkiye ile sağlıklı ilişki kurmak gerektiğini dile getirdi.
Protokol imzalanmadan içeriğinin bilinip bilinmediğini soran Barçın, Meclis’in hukukçularına ve genel sekreterlerine de büyük iş düştüğünü dile getirdi. Barçın, Anayasa’ya göre bu anlaşmanın meclisin bilgisine getirilmesi gerektiğini söyledi. Barçın, anlaşmanıın komitelerde oylanması ve daha sonra genel kurulda oylanması gerektiğini kaydetti.
İmzalanan kredi anlaşmasının dövize endeksli olduğuna işaret eden Barçın, bunun da Anayasa’ya aykırı şekilde uygulamaya sokulacağını ve mali anlamda ülkeye kredi yükü yaşatılacağını savundu.
UBP’nin son döneminde bir yıllık protokol imzaladığını kaydeden Barçın, şans oyunları hizmetler vergisinin yüzde 5’e düşürülmesiyle ülkeye mali yük getirilip getirilmeyeceğini sordu.
İmzalanan protokolün ekleri bile olmadığını söyleyen Barçın, Maliye Bakanı Alişan Şan’ın istediğinde Türkiye’den para alabileceğine yönelik sözlerinin inandırıcı olmadığını belirtti.
İhtiyat Sandığı yatırımlarında yüzde 20’nin hesaplara yatırılmasının sorunu çözmediğini ve mevcut likidin yüzde 35-40’ının harcandığını dile getiren Barçın, dövizde 1 ayda yüzde 22 artış olmasından dolayı verilen yüzde 20’lik artışın eridiğini söyledi.
İhtiyat Sandığı primlerinin alıp yüzde 32 faize yatırıldığını fakat kişilere yüzde 14 faiz verildiğini kaydedne Barçın, “Bu tefecilerde bile yoktur” dedi.
Birikimleri dövize çevirme imkanının verilmesi halinde bugün bu sorunların yaşanmayacağını dile getiren Barçın, kendilerinin İhtiyat Sandığı yasasının değiştirilmesini istediklerini fakat reddedildiğini ve yasanın nerede olduğunu sordu.
Barçın, fon yönetiminin bilgi sahibi kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğini kaydetti.
-Taçoy
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, eleştirikleri yanıtladığı konuşmasında, İhtiyat Sandığı’nın iştirakçileri olduğunu ve bunların yatırımları olduğunu söyledi.
Biriken bir para olduğunu ve bunun sahibinin iştirakçiler olduğunu dile getiren Taçoy, yüzde 20’nin dağıtılmasından sonra paranın değerinin eridiğini ve paranın gerçek sahibine artışların verilmesi gerektiğini belirtti.
Son altı ayın ortalamasını alarak faizlerin verildiğine dikkat çeken Taçoy, buradaki yatırımları daha da büyütmenin yollarının ileriki günlerde yapılacak seminerle anlatılacağını kaydetti.
Oraya giden paranın harcanması yönünde düşünceleri olmadığını dile getiren Taçoy, İhtiyat Sandığı’nın iyi durumda olduğunu söyledi. İhtiyat Sandığı yasasının teknik çalışmalarla yapılacağını belirten Taçoy, İhtiyat Sandığı’nda hiç kimsenin parasının erimediğini ve halkın kendilerine bu konuda güvenmesi gerektiğini vurguladı.
Sosyal Sigortalarda ise borç ve avans alarak ödemelerin yapıldığını dile getiren Taçoy, bu ay aldığı avansları ödeyecek duruma geldiğini kaydetti. Taçoy, hedefin borçları kapatarak, 13. maaşları ödemek olduğunu dile getirdi. Taçoy, hiçbir kesinti yapmadan toplu iş sözleşmesinin yenilenceğini söyledi.
Dövize endeksli muhasebe sistemine geçme tartışmalarına da değinen Taçoy, yıllardır ilk kez hayat pahalılığının dövizin üzerinde olduğunu söyledi.
-Şahali
CTP Milletvekili Erkut Şahali, “Dövize endeksli yaşam ve hükümetin aczi” konulu güncel konuşmasında, toplu İş sözleşmesi konusuna değindi ve işverenle çalışan arasında mutabakat olmaması halinde bu protokolde yer alan maddeye göre hak kaybı yaşanacağını söyledi.
Sendikaların baskı ve çıkar gurupları olarak değerlendirildiğini ve üyelerin çıkarları ve haklarını gözeterek hareket ettiğini dile getiren Şahali, bu yazılan hükmün kazanılmış hakların budanmasına yönelik olduğunu belirtti.
Şahali, hühümetin aczi derken, son bir ay içerisinde dövizde meydana gelen yüzde 20’lik artıış karşısında karşısında çaresiz kalmasını kast ettiğini kaydetti.
Erkut Şahali, konuşmasının eleştirilmesi üzerine, kendisinin rencide edici şekilde değil de, bilgiye dayalı konuşma yaptığını söyledi.
Euro‘daki yükselişle birlikte yüzde 20 net kayıp yaşandığını kaydeden Şahali, bunun da herkesin yüzde 20 fakirleştiği anlamıne geldiğini belirtti.
Dövizde meydana gelen artış karşısında nasıl bir önlem alındığını soran Şahali, CTP‘nin sunduğu öneri hakkında bilgi verdi.
Fiyatları oluşturan unsurların döviz olmasından dolayı yaşanan sıkıntılara değinen Şahali, maaş ve ücretle çalışan herkesin gelirlerinin döviz olması gerektiğini söyledi.
Harcama yapılan para cinsinden kazanmak gerektiğini dile getiren Şahali, TL kredilerinin de sınırlandığına işaret etti.
-Talat
CTP Milletvekili Ongun Talat, “Bağımlı ekonominin dayattıkları” konulu güncel konuşmasında, yapılan konuşmalarda sahte bir gerçeklik algısı yaratıldığını savunarak, “Tam buna inanacak oluyoruz ki hayalimizin yıkılmasıyla karşı karşıya kalıyoruz” dedi.
Talat, hükümet yetkililerinin gençlerle sohbet edip, etmediğini; kazancıyla ev, araba alamayacak durumda olan gençlerin durumundan haberdar olup olmadığını sordu. Göç yaşı ortalamasının arttığına işaret eden Talat, hükümetin bakış açısına göre ülkedeki herkesin güldüğünü söyledi.
Bağımlı ekonomik yapı içinde debelenip durulduğunu savunan Talat, CTP’nin önerisinin bağımlılığı aşma yönünde olduğunu belirtti.
Ekonomik bağımlılığın yanı sıra siyasi bağımlılığın sözkonusu olduğunu dile getiren Talat, KKTC’nin bir protektora yani himaye devleti olduğunu kaydetti.
UBP kurultayında sonuncu gelen bir başbakanın atanmasının bağımlık yapısının göstergesi olduğunu söyleyen Talat, imzalanan ve TC Cumhurbaşkanlığı sayfasında yayınlanan protokolün de bağımlılığı bir kez daha gösterildiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti ile başka türlü ilişki kurulması gerektiğini dile getiren Talat, kendilerinin eşitliğe dayalı bakış açıları olduğunu fakat hükümet yetkililerinde bunun görülmediğini söyledi.