Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticiler Birliği Derneği Başkanı Turgut Akçın, narenciye ürününün tümünün sıkmaya (konsantreye) gitmesinin üreticiyi mağdur edeceğini, dolayısıyla ihracatın önünün açılması gerektiğini belirtti.

Akçın, nisan ayı bitiyor olmasına rağmen henüz 10 bin ton civarında ürün hasat edilebildiğini, bunun yanında tesiste günde 400 ton civarında ürün sıkılabildiğini, bu hesapla tüm ürünün sıkılmasının aylar alacağı anlamına geldiğini ifade etti. Akçın, hava sıcaklıklarının da artmasıyla Akdeniz meyve sineği faaliyetinin artacağını, meyve kurtlanması ve dökümünün başlayacağını belirtti.

-“Birinci sınıf ihraç edilmeli”

Narenciye ürününün geleceği konusunda yazılı açıklama yapan Akçın, ihracatın önünün açılmasını istediklerini vurgulayarak, “İhracatı yapılmayan bir üründen para kazanmak mümkün değil. En azından birinci sınıf ürünün ihracatını yapıp ikinci sınıf ürünün ise konsantresinin yapılması uygun olur.” dedi.

Yeni sezon gelmeden narenciye ihracatının önünün açılması gerektiğini de kaydeden Turgut Akçın, birinci sınıf ürününü ikinci sınıf ürünüyle tek fiyattan sıkma için satmasının üreticinin zarar etmesi anlamına geldiğini, bunun da üreticiyi üretimden kopmaya zorlayacağını söyledi.

Buzluk yapıp konsantre tesisinin kapasitesini arttırmanın çare olmayacağını belirten Akçın, “Şimdi bize deniyor ki tüm ürününüzü konsantre yapın ve bizim ayaklarımızın içinde dolaşmayın. Eğer bu böyle devam edecekse ve tüm ürün konsantreye gidecekse en çok döviz getiren sarı altın narenciye bahçeleri bakımsızlığa ve kurutulmaya mahkum olacaktır” dedi.

Hükümetin derhal diğer ülkelerin böcek sorunu nasıl hallettiklerini öğrenip, KKTC’de de uygulamaya geçirmesi gerektiğini kaydeden Akçın, “P.C.R testlerinin yapılması için şimdiden girişimlerin başlatılması ve yeni sezona sorunsuz girmemizi sağlamalarını bekliyoruz. Sorun çözülemeyecek bir sorun değildir. Gerekirse hem Avrupa Birliği’nden hem de Anavatandan yardım ve görüş alınabilir ve neticeye varılır” dedi.

-“Planlama şart”

Serbest ekonominin herkesin dilediğini ekebilmesi şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eden Akçın, şunları ekledi:

“Hükümetler plan proje yapıp arz talebi karşılayıp satabileceği kadar ürünün ekilmesine izin verebilir. Bizde ise dileyen dilediğini ekip dikebilir hiçbir anlamı yok. Oysa geçmişte uygulamalara bakarsak ekim ve dikim izne tabi idi. Özellikle bağ ve narenciye. Oysa şimdi devletten hayvanlarına yem yetiştirmek için kiraladıkları arazilere genellikle narenciye ve diğer meyve ağacı ekip üstelik kendilerine o araziye kuyu açma izni bile veriliyor. Bu nasıl bir uygulama? Oysa kira süresi sezonluk olmakta ancak kiralayanlar kendi mallarıymış gibi arazileri sahiplenmişler ve diledikleri gibi uygulama yapmaktadırlar. Genellikle King, Mandarin aşıladılar, King aşılamasına ve dikimine devam ediliyor.”

TAK

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir