Türkiye’de 2021’in Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü, Azerbaycan’da ise Nizami Gencevi’nin 880. doğum yılı münasebetiyle Türkiye’de Yunus Emre Yılı, Azerbaycan’da Nizami Gencevi Yılı olarak kutlanması kararlarına istinaden iki önemli şairin tanıtımına yönelik “Nizami’den Yunus’a Bir Olmak” paneli düzenlendi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Azerbaycan Kültür Bakanı Anar Kerimov ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’in katılımıyla çevrim içi düzenlenen panel Bakü Yunus Emre Enstitüsü koordinasyonuyla gerçekleştirildi.
“Gönül dilinin şiir diliyle yarenliği”
Programın açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, gönül dilinin şiir diliyle yarenlik ettiği güzel bir birlikteliğe eşlik etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başladı.
Türk dünyası edebiyatının iki büyük şairi için hazırlanan panelin bizi bize anlatmak için büyük bir fırsat olduğuna değinen Bakan Ersoy, bugün Türk Cumhuriyetlerinin idaresi altındaki toprak genişliği kadar medeniyetimizin izini taşıyan ve yaşatan toprakların muazzam bir genişliğe sahip olduğunu aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz millet olarak daima ahlak, adalet, hoşgörü, merhamet gibi hasretlerle yaşadık ve yaşatmayı seçtik. Bize ilmiyle fikriyle sanatıyla bunun kapısını açanlar ise ne mutlu ki hem çok fazladır hem de hiçbir zaman unutulmayacak kadar derin ve evrensel izler bırakmışlardır. Onları sahiplenmek, miraslarını yaşatmak ve nesillerimize ulaştırmak sorumluluğunu hep beraber taşıyoruz. Bugün Nizami’den Yunus’a bir olmak derken göz nurumuz gönül aydınlığımız olan iki büyük şahsiyeti de bu çerçevede anlamak önemlidir. Bu isimler ülke sınırlarının ayırdığı belirli bölgelerin değerleri değil sınırların olmadığı milli birliğimizin kardeşliğimizin içinde hepimizin rehberi ilhamı ve gurudurlar. İnsan hazinelerimizi biz ve çocuklarımız iyi bileceğiz ki dünyaya hakkıyla anlatabilelim. Onların hem edebi hem manevi ışıklarından insanlığın faydalanabilmelerini sağlayabilelim.
Bir yanda, “İnsan hoşbaht olmak için yaratılmıştır ve her şeyden kıymetli bir varlıktır.” diyen Gencevi, bir yandan da “Yaratılanı sevdik Yaratandan ötürü.” diyen Yunus Emre. Bugün dünyanın onları iyi anlaması yaşanan bunca acının şifa bulması adına önemli bir reçetedir. Enstitümüzün adının Yunus Emre olmasının sebebi de tam olarak budur. Onun miras bıraktığı düşünceler; o düşünceleri en anlaşılır ve etkili şekilde insanlara sunmada kullandığı eşsiz diliyle kültürümüzü, değerlerimizi, dinimizi tanıtmak anlatmak ve öğretmek misyonu taşıyan bir kurum için en doğru seçimdir. Nizami Gencevi’yi de bundan farklı düşünmemeliyiz; insanlara ulaşmak istiyorsak, duyguları en iyi anlayan ve en iyi anlatan gönül dilmaçlarımızı araya koymak durumundayız.
Bugün dünyanın her yerinde insanların kalbine sirayet etmiş, kök salmak da olan bir karanlık var: Öfkeden, nefretten, kinden besleniyor. Kitleleri ayrımcılığa, ötekileştirmeye, tahammülsüzlüğe sevk ediyor. İşte Nizami’de ve Yunus’ta akseden bizim medeniyetimiz bu hastalığı, bu karanlığı daha önce yendi. Bugün de bunun üstesinden gelmeye en muktedir güç, milli ve manevi değerlerimizle harmanladığımız kültürümüzdür, insanlığa bakışımızdır ve vicdanımızdır. O yüzden Nizami’ye, Yunus’a ve daha nice büyüklerimize sahip çıkmanın, onların rehberliğinde bir olmanın ne kadar derin anlam taşıdığını bilerek sorumluluk alalım ve adımlarımızı atalım. Bu anlayışın bütün Türk dünyasında yayılmasını ve bugün burada olduğu gibi değerli çalışmaların gerçekleşmesini temenni ediyorum.”
“Bir millet iki devlet”
Azerbaycan Kültür Bakanı Kerimov, programdaki konuşmasına “Bir millet, iki devlet” vurgusu yaparak başladı. Bu birliğin siyasi, askeri ve ekonomik olmadığını aynı zamanda kültürel anlamda da olduğuna vurgu yapan Kerimov şöyle devam etti:
“Bu birliğin ve kardeşliğin en güzel sembollerden biri de ortak tarihimiz ve ortak dahi şairlerimiz Nizami Gencevi ve Yunus Emre’dir. Biz Kültür Bakanlığı olarak hem Azerbaycan hem de uluslararası bu şahsiyetlerin felsefesini ve mirasını tebliğ etmek ve bu işlerimizi kardeş Türkiye’ye ile yapma niyetindeyiz.
Nizami Gencevi ve Yunus Emre tahminen aynı dönemin şairleridir. Eserlerindeki ortak değerler ve düşünce tarzları son derece kıymetli ve takdire layıktır. Millî kimliğinin esas gösterisinden biri dildir. Gencevi eserlerini Fars dilinde, Yunus Emre ise Türk dilinde yazsa da Türkçülük ruhu onların her ikisinde de mevcuttur. İki ülke kardeşliği gibi bu konferans da çok asırlık tarihi köklerimizin devamıdır.”
“Tarihi bir fırsat”
Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş ise her iki şairimizi anmak, anlamak ve anlatmak için bu toplantının tarihi bir fırsat olacağına inandığını dile getirdi. Ateş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Yunus Emre, Türkiye Türkçesini inşa eden büyük bir şair ve aynı zamanda didaktik öğretileriyle büyük düşünürdür. Türkiye’nin gönül dilini kuran ve bunu büyük bir sanata dönüştüren emsalsiz bir dil virtüözüdür. Bütün insanlığı dil, din ve ırkı ayrımı gözetmeksizin sevmeyi tavsiye eden Yunus Emre, yaşadığı çağın çok ötesinde düşünebilen büyük bir düşünür, gönlü dünyadan çok daha büyük bir şairdir.
Azerbaycan edebiyatının büyük şairi Nizami Gencevi de ölümsüz eseriyle dünya edebiyatına yeni bir ses getirmiş bir şairdir. Nizami aynı zamanda kendinden sonra gelen şairleri etkilemiş, Doğulu ve Batılı şairlerin ilham aldığı bir sanatkârdır. Bütün dünyanın “Genceli dâhi” olarak tanıdığı Nizami, evrensel bir sanatkârdır. Nitekim yaşadığı dönemin evrensel değerlerini sanatında işleyerek senteze ulaşmış büyük bir şairdir. Tıpkı Yunus’ta olduğu gibi Nizami Gencevi’de de insanlık sevgisi olağanüstü boyuttadır.”
Açılış konuşmalarının ardından devam eden panelde konuşmacı olarak Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar, Millî İlimler Akademisi Başkan Yardımcısı Ord. Prof. Dr. İsa Habibbeyli ve Edebiyat Araştırmacısı Mustafa Özçelik yer aldı.
Yunus Emre Enstitüsü hakkında
Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak ve bu alanda yurt dışında her türlü hizmeti vermek amacıyla 2009 yılında faaliyetlerine başlayan Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye’nin tanıtımı noktasında büyük bir görevi üstleniyor.
Tüm dünyada 60 merkezi bulunan Yunus Emre Enstitüsü’nün Türkçe öğretiminden kültür-sanat etkinliklerine, Türkoloji projelerinden bilimsel iş birliği anlaşmalarına ve kültürel diplomasi faaliyetlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede çalışmaları bulunuyor.
Enstitü, Türkiye’nin uluslararası alanda bilinirliğini, güvenilirliğini ve itibarını artırmak misyonuyla hareket ederken dünyanın her yerinde Türkiye ile bağ kuran ve Türkiye’ye dost insan sayısını artırmayı hedefliyor.
TRT