İstanbul denilince akla ilk gelen sembollerden biri Kız Kulesi’dir. Salacak kıyılarında hayranlıkla izlenen yapı nice efsaneye, şarkıya ve şiire esin oldu. Olmaya da devam ediyor.

Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı Kız Kulesi, son günlerde yeniden gündeme geldi. Bunun sebebi, yapılacak restorasyon çalışması. Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Kız Kulesi restore edilerek nisan ayında yeniden halkın ziyaretine açılacak.

Kız Kulesi günümüze değin pek çok restorasyondan geçti. Şimdi bunlara bir yenisi daha ekleniyor. Bilimsel araştırmalar ışığında hazırlanan restitüsyon ve restorasyon çalışmasıyla Kız Kulesi’nin niteliksiz eklerden arındırılması planlanıyor. Günümüze kadar ulaşan özgün bölüm ve elemanlar ile nitelikli ekler de aynı zamanda korunacak.

Restorasyonun ardından ‘anıt eser’ olarak halkın ziyaretine açılması planlanan Kız Kulesi, yüzyıllar boyunca farklı amaçlara hizmet etti. Hakkında pek çok efsane bulunan Kız Kulesi’yle ilgili merak edilenleri Kültür ve Turizm Bakanlığına ait www.kizkulesi.com adresinden derledik.

İlk defa gümrük noktası olarak yapıldı

Boğaz’ın incisi Kız Kulesi’nin geçmişi milattan önce 5’inci yüzyıla dek uzanıyor. Kulenin bulunduğu adacıkta ilk yapı, gümrük noktası olarak inşa edilmek üzere M.Ö. 410’da yapıldı. Kule binası yine aynı dönemde Karadeniz’den gelecek gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla inşa edildi.

12’nci yüzyılda ise bu kez savunma amaçlı hizmet vermeye başladı. Doğu Roma İmparatoru I. Manuel Komnenos, adacıkta bir savunma kulesi inşa ettirdi. Böylece Boğaz’a giriş çıkışı kontrol altına aldı.

Deniz feneri, salgın hastanesi ve gaz deposu

1453’te İstanbul’un fethiyle birlikte Fatih Sultan Mehmet, adacığa yeni bir kule inşa ettirdi. 1660’da ise Sultan III. Ahmed’in Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından geceleri denizcilere yol göstermesi için kuleye fener takıldı. Böylece artık deniz feneri olarak gemilere yol göstermeye başladı.

Ve kolera salgını yılları… 19’uncu yüzyılda Asya’da hemen her ülkeyi etkisi altına alan kolera salgını sırasında Kız Kulesi önemli görevler üstlendi. 1830-1831 yıllarında karantina hastanesine dönüştürüldü. Böylece kolera hastaları denizin ortasındaki bu yapıda izole edilerek salgının yayılması engellendi.

1857’de ise Fenerler İdaresine devredildi. 1926’da işletme hakkı İstanbul Liman İdaresine geçerek hem fener hem de gaz deposu olarak kullanıldı.

Kız Kulesi’nin Milli Savunma Bakanlığına bağlı gözetleme ve radar istasyonu olarak kullanımı ise 1964’te başladı. 1983’te Türkiye Deniz ve Liman İşletmeciliğine, 1994’te Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredildi. 1995’te turistik amaçla özel bir firmaya kiralandı. Uzun bir restorasyon sürecinin ardından ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.

Tarihi boyunca pek çok kez onarım gördü

Kız Kulesi, denizden gelen dalgalar ve hava koşulları bir yana, tarihe geçen İstanbul depremlerinden de nasibini fazlasıyla aldı. Yaklaşık 2500 yıllık tarihi boyunca defalarca restorasyondan geçirildi. Kız Kulesi’yle ilgili kayıtlarda pek çok restorasyon ve tadilat bilgisi yer alıyor.

Bu bilgilere göre, Kız Kulesi’nde 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin ardından bir güçlendirme çalışması yapıldı.

Tarihe “küçük kıyamet” olarak da geçen 1509’daki İstanbul depreminde Kız Kulesi büyük hasar gördü. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim döneminde yeniden onarıldı. 1692’deki deprem Kız Kulesi’nde yeni bir onarımı kaçınılmaz kıldı.

II. Mahmud’un tuğrası 19. yüzyılda yerleştirildi

18’nci yüzyılda bu kez çıkan yangın kuleye büyük zarar verdi. Öyle ki iç kısmı ahşap olan kulesi yandı. 1725’te Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından büyük bir tadilattan geçirildi. Onarımların ardı arkası kesilmedi. 1766, 1779, 1783, 1785, 1791 ve 1803 yıllarında büyüklü küçüklü pek çok tadilat çalışması gerçekleşti.

Kız Kulesi’nin Osmanlı Dönemi’ndeki en son tadilatı II. Mahmud dönemine denk geliyor. 1832-1833 yıllarındaki tadilatla kuleye bugünkü şekli de verildi. Bu tadilat sonrasında dönemin ünlü hattatı Rakım’ın yazısıyla Sultan II. Mahmud’un tuğrasını taşıyan bir kitabe, Kız Kulesi’nin kapısının üzerine yerleştirildi.

1944’te Kız Kulesi’nde yeniden büyük onarımlar yapıldı. Bu sefer çevresine büyük kayalar yerleştirilerek kayması önlendi. 1999 Marmara Depremi’nin ardından kule için yeni bir onarım sürecine girildi. Kule, çelik kuşakla güçlendirildi. Duvardaki çatlaklar çeşitli yöntemlerle giderildi. Adacık zemini güçlendirilerek sağlamlaştırma çalışmalarına katkı yapıldı.

Efsanelere konu oldu

Salacak’ta yüzyıllardır gemileri selamlayan Kız Kulesi aynı zamanda efsaneleriyle de ünlü. Bu efsanelerden en bilineninde bir kral ve kızı başroldedir.

Efsaneye göre, kral, falcıdan kızının yılan sokması sonucu öleceğini öğrenir. Bunun üzerine Salacak açıklarındaki kayalıklar üzerine Kız Kulesi’ni inşa ettirerek kızını buraya yerleştirir. Ancak yine de kızını koruyamaz. Kızı, kral tarafından gönderilen meyve sepetinin içine giren bir yılan tarafından tıpkı falcının dediği sokularak ölür.

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

İstanbul Boğazı’nın simgesi: Kız Kulesi

TRT

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir