Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, bir yandan “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı”na ilişkin hazırlıklar devam ederken bir yandan da TAGEM bünyesinde faaliyet gösteren enstitülerce, değişen iklim ve toprak koşullarında dahi yüksek verim ve kalite elde edilmesini sağlayacak tohumlar için ıslah çalışmaları sürdürülüyor.
Bu kapsamda Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerince kuraklığa tolerantlı (uyumlu) 30 ekmeklik buğday, 12 makarnalık buğday ve 19 arpa çeşidi geliştirilerek üreticinin istifadesine sunuldu.
Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsüne bağlı olarak 2010’da kurulan ve dünyada üçüncü sırada bulunan Kuraklık Test Merkezi’nde on binlerce materyal morfolojik, fenolojik ve fizyolojik testten geçiriliyor. Merkezde bugüne kadar 19 çeşit, testlerden başarıyla geçerek tescil edildi.
Tescil edilen çeşitler son yıllarda özel sektöre ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) devredilerek tohum çoğaltma çalışmaları yapılıyor.
Bu çeşitlerden TANER ve BOZKIR’da, kuraklık dayanımı ve yüksek su kullanım etkinliği özellikleri sayesinde kuruda ekilen mevcut çeşitlere göre verimde yüzde 15-20 artış sağlandı. Kalite açısından TANER’de elde edilen artış yüzde 250, BOZKIR’da yüzde 200 oldu.
TİGEM’e devredilen SELÇUKLU ise daha yüksek verim ve kalite özellikleriyle piyasaya sunulacak.
Tüm Türkiye’de yaygınlaştırılacak
Kuraklığa dayanıklı çeşitlerin tüm Türkiye’de yaygınlaştırılması hedefleniyor. Mevcut yayılma hızı dikkate alındığında, geliştirilen çeşitlerin kullanım oranının yakın zamanda ekmeklik buğday ekiliş alanlarında önemli bir düzeye ulaşması bekleniyor.
Kuraklıkla mücadelede çeşit geliştirme yanında koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekim uygulamalarının yaygınlaştırılması için de ülke genelinde TAGEM ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) destekli projeler yürütülüyor. Bu çalışmalarla üreticilerin toprak hazırlama masrafları azaltılarak girdi maliyetleri düşürülüyor. Ayrıca toprak işlenip parçalanmadığından topraktaki nem muhafaza edilerek kuraklığın etkisi azaltılıyor. Yapılan çalışmalarla bu sistemi kullanan üretici sayısı ve doğrudan ekilen alanlar artıyor.
Kuraklığa dayanıklı nohut
Geçen yıl teklif edilen ve TAGEM-Doğu Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün 2023-2027 döneminde yürüteceği “Kuraklık Stresine Dayanıklı Nohut Genotiplerinin Geliştirilmesi Projesi” ile kuraklığa dayanıklı, üreticilerin ve pazarın isteklerine uygun yeni nohut çeşitlerinin geliştirilmesine çalışılıyor.
Bu amaçla kuraklığa dayanıklı ebeveyn hatlar belirlenecek ve ıslah programı oluşturulacak. Geliştirilecek yeni çeşitlerle üreticilerin kuraklık nedeniyle yaşadığı kayıplar azaltılarak hem üreticiler hem de ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunulacak.
Sıcak İklim Tahılları Araştırmaları kapsamında TAGEM’e bağlı enstitülerde konunun uzmanı araştırmacı tarafından olası küresel iklim değişikliği senaryoları değerlendirilerek öncelikle kuraklığa dayanıklı çeşit geliştirme çalışmalarına başlandı. Ayrıca, alternatif kültür bitkileri araştırmaları ve diğer agronomik çalışmalara önem verilerek ulusal ve uluslararası projeler yürütülüyor.
TAGEM tarafından finanse edilen ve 2017-2021 döneminde yürütülen “Mısırda Kuraklık Stresine Toleranslı Çeşit Islahı Projesi” ile kuraklığa toleranslılık ıslahı için oluşturulan popülasyonlardan ileri kademede nitelikli hatlar elde edildi ve önceki dönemlerde başarılı olan saf hatlar birbirleriyle melezlenerek aday çeşitler geliştirildi.
Hayvancılıkta kaba yem çalışmaları
Kaba yem ihtiyacının giderilmesine yönelik olarak da kuraklığa tolerantlı yem bitkisi (Macar fiğ, otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga gibi) çeşit geliştirme çalışmaları sürdürülüyor.
Orta Anadolu ve geçit bölgelerine uygun kurak koşullara dayanıklı iki çeşit Aksoyak ve Özcan Macar fiğ çeşitleri 2020’de geliştirildi. Kuru şartlarda yürütülen yonca çalışmaları, yonca ıslah projesi çerçevesinde yapılıyor.
Dünya genelinde kurak ve yarı kurak bölgelerde hayvancılıkta kaba yem olarak yaygın biçimde kullanılan ancak Türkiye’de pek tanınmayan çalı bitkisi konusunda yapılan çalışmalardan da olumlu sonuç alındı. Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü ve Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsünde çoğaltım ve araştırma çalışmaları yürütülüyor.
Çok su tüketen ve 8-10 ton silaj elde edilen silajlık mısıra alternatif olabilecek silajlık yulaf ve tritikale geliştirme çalışmaları sonucunda, dekara 7 ton silaj elde edilebilen yulaf ve tritikale çeşitleri geliştirildi.
Enstitülerde ayrıca “Soyada Verim ve Kalite Özellikleri Bakımından Üstün, Kuraklığa Toleranslı Genotiplerin Geliştirilmesi (2021-2023 )” başlıklı TÜBİTAK projesi yürütülüyor. Proje sonunda kurağa tolerant soya çeşitlerinin geliştirilmesi bekleniyor.
TAGEM-üniversite işbirliğiyle “Kurağa Dayanıklı Hibrit Şeker Pancarı Çeşit Geliştirme Projesi” de devam ediyor. Proje sonunda kurağa tolerant şeker pancarı çeşitlerinin geliştirilmesi öngörülüyor.
Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı
Bakanlığın “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” kapsamında çalışmaları da devam ediyor. Planda yer alan bazı hedefler şöyle:
– İklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele adına kuraklığa dayanıklı hububat çeşitleri geliştirilerek kullanımının yaygınlaştırılması,
– Daha az su tüketen, su kullanım etkinliği yüksek endüstri bitkileri geliştirilmesi,
– Kuraklığa dayanıklı-tolerant çayır-mera yem bitkilerinin geliştirilmesi,
– Orta Anadolu’da küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması
“Kuraklığa dayanıklı türlerin geliştirilmesine önem veriyoruz”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, 2023-2027 dönemine ait planlarına dikkati çekerek, hem sulu hem de kuru tarım için çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Bu çalışmaların sürdürülebilirliğinin önemli olduğunu vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:
“Tüm kurum ve kuruluşlarımızla kuraklık tehlikesine karşı teyakkuzdayız. İklim değişikliğine karşı gıda güvenliğini sağlayacak tedbirler almak stratejik önceliklerimiz arasında. Konuyu sürdürülebilirlik perspektifinden bütün boyutlarıyla ele alıyor ve çalışmalarımızı güncel veriler ışığında şekillendiriyoruz. Toprak, su ve genetik kaynaklarımızın korunması, verimliliğin artırılması ve üretim alanlarında su potansiyeline uygun ürün desenlerinin oluşturulması bu konudaki çalışmalarımızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Kuraklığa dayanıklı türlerin geliştirilmesi bu çerçevede yürüttüğümüz en kritik konulardan biri. Bununla ilgili AR-GE çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Ülke olarak sahip olduğumuz iklim, toprak, su ve biyoçeşitlilik kaynaklarımız, iklim değişikliğinin olumsuzluklarını asgari düzeye indirecek çözümleri içinde barındırmaktadır.”
TRT